SEVGİYE ÇAĞRI

Yaşamımda hiç olmayacağını düşündüğüm, acının, karanlık enerjilerin kol gezdiği, korkunun içimize içimize nüfus ettiği, hepimizin en doğal hakkı olan yaşama hakkının tehdit altında olduğu zamanlardayız. Yeni ben dediğim yüksek enerjili, herşeyin bir illüzyon olduğunu bilen tarafımın bana sağladığı büyük resmi görerek yaşama ayrıcalığında iken, oyunun içine zaman zaman sürüklendiğimi hissettiğimde içimin o boğucu girdapları beni yerden yere çaldı.

            Bilirsiniz insanın tüm yaşamı sevgi ve korku tabanlı duygular arasında gidip gelir. Ben hep sevgi tarafını seçmişimdir ve uzun süredir bu şekilde yaşayınca herşeyin içinde bir karanlık olduğunu unutmuşum. İçimdeki karanlığı biliyorum, her yönümü kabulleniyorum derken, bir gün uyanıp gözüme gözüme “Ben de buradayım” demeye başladığında ne kadar kuvvetli olabileceğini unuttuğumu gördüm. Aklı selim içinde, içimdeki herşeyi, bütünlüğümün tüm elemanlarını teker teker gözden geçirme ihtiyacı hissettim.

            Bu içsel süreç ve kabulleniş sonrasında önce kendime, sonra sizlere tekrar tekrar aşağıda yazdıklarımı unutmamamız gerektiğini söylemek istiyorum.

            Ağaç ne kadar büyükse gölgesi de o kadar büyük olur. Evrende herşey bir denge içindedir. Aydınlığın karanlıkla dansettiğini unutmamalıyız.

            Neye karşı direnirsen, yok sayarsan onun güçlenerek devam etmesini sağlarsın. Bu sözü ilk başta anlamak çok kolay değil biliyorum. Yapılan haksızlıklara, zulümlere tepkisiz kalın, olanlara boyun eğin anlamını çıkarmak bu sözü anlamamış olmak demektir. Öncelikle içimde karanlık yanlar yok, toplum benim düşündüğüm yapı dışında olamaz, sadece benim gibiler olmalı gibi söylemlerle, olan herşeyi yok saymadan, bunların varolduğunu kabul edip hepsinin aslında aynı bütünün parçaları olduğunu bilmeli ve kabul etmeliyiz. İşte bu kabulleniş sonrasında iki taraf ayrılığa değil bütünleşmeye doğru akar. Büyük resimden herşeyin  bir bütünün eş değerde parçaları olduğunu  görmeliyiz artık.

           Evrende hiçbirşey tesadüfi oluşmaz. Her olan ilahi planın tam doğru zamanlamasıyla, olması gerektiği gibi olur. Her olan bize deneyim olarak birşeyler katmak için gerçekleşir. O yüzden ilahi plana güvenmek ve teslimiyet en doğru olandır.

            Sorunları, krizleri oldukları düzlemden çözemeyiz. Çünkü olanların magnetizması sizi kendisine çeker ve gerçek halinizi unutturur. Farklı bir düzleme çıkıp oradan çözümü görebileceğimizi unutmamalıyız.

            Karanlık daha büyük karanlıklarla yok edilemez.Bu eylem karanlıkların savaşarak daha da büyüyüp tüm evreni kaplamasına yardımcı olur. Bir tane bile mum yanmaya başladığında karanlığın hükmü kaybolmaya yüz tutar. Bizler karanlığın parçası olacağımıza aydınlığa katkısı olan mumlar gibi olmalıyız.

            Hiçbir ideoloji, hiçbir inanış sistemi, hiçbir fanatizm insandan üstte değildir. Her insan aynı değerde ve aynı güzelliktedir. Takındığımız rollere, bulunduğumuz konumlara aldanıp, karşımızdakilerin içinde bize eş, bizim kadar yüce birer öz taşıdıklarını unutmak, insanlığın geleceği için yapılacak en büyük ihanettir.  “Ben, Sen, Biz, Onlar”ın ötesinde herkesin BİZ bütününde varolmasını sağlamaktan başka bir çıkış yolu yok.

            Aslında bütün bu olanlar eski enerjilerin yeni enerjiye geçişi sırasındaki ara süreçler, biliyorum. İçimiz bir yandan karamsarlık bulutlarıyla kaplanmışken bu sürecin bizde uyandırdığı güzellikleri de gözden kaçırmamalıyız.

Yeni çağ dediğimiz, insanlığın daha yüksek değerlikli bir yaşama kavuşacağı sürecin ilk ayak seslerini duyduk.

Ben kıskaçları içinde, yaşamı sadece kendi penceresinden gören insanlar olduğumuzu zannederken, tek bir kalp, tek bir ağız olabildiğimizi, tüm insanları kucaklayabildiğimizi deneyimleme fırsatımız oldu. 

Dünyayı yokeden bir uygarlık olduğumuzu zannederken, doğanın korunması için birleşecek kadar yüce gönüllü olduğumuzu farkettik.

Duyguları paylaşmada sınırların olmadığını, tüm dünya halklarının beraberce hissedebildiğini gördük.

İndigo çocukların, kristal çocukların muhteşemliklerini, hayata bakışlarındaki derinliklerini, gülen bir dünya yaratmaktaki gayretlerini görmek  geleceğin ne kadar güzel olacağını gösterdi.

            Bütün bu olumsuzluklar içinde dahi yapacak çok şey var, umudunuzu yitirmeyin. Hepimiz oturup gerçeğimizin ne olduğunun tekrar bir farkına varalım. Bizler sevgiyiz, sevgiyi yaymalı, sevgide kalmalıyız. Hepinizi hiçbir ideolojinin, görüşün, inanışın askeri olmadan “Sevgi Rehberleri” olmaya çağırıyorum.

Çünkü bizler “Sevgi ve Barıştan” daha azını hakketmiyoruz.

 

Sevgiyle kalın

 

Erkan Sarıyıldız